çok gündelik dertlerim var benim.
bugüne dek değiştirmeden aynı şiddetle taşıdım onları.
savaşla uğraşıyorlar; topraklar, insanlar, toplar, tüfekler arasındaki.
ben savaşımla uğraşıyorum; kendim ve 7 milyar görünmez insanın arasındaki.
silahım, güçsüzlüğüm.
ve varsayımlarımda kazanan hep karşı taraf,
hep 7 milyar insan.
hep bana bakıyorlar giderken
hepsinin dudaklarının sol köşesi bir gıdım yukarı kalmış
kafaları tık diye geri atıp, dudaklarını kıvırıp, sonra kafalarını yerine geri koyuyorlar
hepsi erkek mi ne?
bir bakıp, bir kafa hareketi yapıp, bir de dudaklarını yukarı kıvırıyorlar
bedenleri, gittikleri yöne dönük
yani benim gidemediğim, durdukça baktığım, baktıkça durulduğum, küçüldüğüm yere...
dudak kıvırmak için döndüler benim tarafıma
kıvırıp kaçacaklar biliyorum
işte; kocaman bir sahnede bir zamanlar izlediğim bir müzikalin o kalabalık sahnesindeki tehditkar kalabalığın yaptığı gibi
dudak kıvırdıktan sonra aynı anda dönüyor hepsi.
kendilerine olan sonsuz güvenleri,
tıkır tıkır çivili ayakkabıları,
köşeleriyle gönül gözümü delen omuzlarıyla gidiyorlar sırayı bozmadan.
kadınlar da girmiş araya
ya da bir kısmı kadın olmuş dudak kıvırırken
arada görüyorum asla olamayacağım kadınları
ve asla o 7 milyar insanın hepsine yetecek, fakat bana gelince bir damla bile aşkı kalmayacak adamları.
biri çıkıyor şimdi aralarından,
yaklaşıyor elleri önünde çekinikli kavuşmuş.
geliyor,
bekliyor içinden çıktığı 7 milyarın uzaklaşmasını
duymasınlar istiyor söyleyeceklerini.
"ben gelirim seninle" diyor.
"nereye gideceğimizi biliyorum..."
ve ben,
o ana dek en çok ihtiyacım olan şeyi gerçekleştirmiş bu adama elimi veriyorum.
sonra elimi çekip,
uzundur kimseye sarılmadığım gibi sarılıyorum
ciğerlerimiz yer değiştiriyor
25 Ekim 2012 Perşembe
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder