27 Ekim 2012 Cumartesi

tatilleri sevmeyen kız



yapmak istediğim çok şey var ama bir türlü vakit bulamıyorum 

inandın mı?




ve şimdi tatil geldi, al sana vakit, dedi. al, ne yapmak istiyorsan yap

her tatilde üzerime çöker şu bildik bir şey yapmak istememe hali ve yetmiyormuş gibi yanında, zaten aslında yapmak istediğim çok da bir şey olmadığını fark etme durumuyla gelir üstelik; o saatte uyumuş olduğu için sadece yetişkinlere göre hazırlanmış yemeğe gelmesi beklenmeyen sevimsiz ve yaramaz çocuk gibi; sonucunda da kaçınılmaz olarak tatili sevmeyen insan olurum ben. tatil öncesi, tatilli gün falan ayırt etmeden.

çünkü tatiller yalnızlığı vurur yüze. olsa da zilyon tane arkadaş, yalnızsındır ve bu yüzden nefret edersin sana zihninle baş başa ayrılmış süreden. çünkü o sürenin asla sonuna gelinmez. program akar da akar. sen de hep bir bahane bulursun yatak yorganın içinde, ellerin depresyon hırkanın cebinde, evde...

25 Ekim 2012 Perşembe

ben de herkes gibi miyim?

çok gündelik dertlerim var benim.

bugüne dek değiştirmeden aynı şiddetle taşıdım onları.

savaşla uğraşıyorlar; topraklar, insanlar, toplar, tüfekler arasındaki.

ben savaşımla uğraşıyorum; kendim ve 7 milyar görünmez insanın arasındaki.

silahım, güçsüzlüğüm.

ve varsayımlarımda kazanan hep karşı taraf,

hep 7 milyar insan.

hep bana bakıyorlar giderken

hepsinin dudaklarının sol köşesi bir gıdım yukarı kalmış

kafaları tık diye geri atıp, dudaklarını kıvırıp, sonra kafalarını yerine geri koyuyorlar

hepsi erkek mi ne?

bir bakıp, bir kafa hareketi yapıp, bir de dudaklarını yukarı kıvırıyorlar

bedenleri, gittikleri yöne dönük

yani benim gidemediğim, durdukça baktığım, baktıkça durulduğum, küçüldüğüm yere...

dudak kıvırmak için döndüler benim tarafıma

kıvırıp kaçacaklar biliyorum

işte; kocaman bir sahnede bir zamanlar izlediğim bir müzikalin o kalabalık sahnesindeki tehditkar kalabalığın yaptığı gibi 

dudak kıvırdıktan sonra aynı anda dönüyor hepsi.

kendilerine olan sonsuz güvenleri,

tıkır tıkır çivili ayakkabıları,

köşeleriyle gönül gözümü delen omuzlarıyla gidiyorlar sırayı bozmadan.

kadınlar da girmiş araya

ya da bir kısmı kadın olmuş dudak kıvırırken

arada görüyorum asla olamayacağım kadınları

ve asla o 7 milyar insanın hepsine yetecek, fakat bana gelince bir damla bile aşkı kalmayacak adamları.



biri çıkıyor şimdi aralarından,

yaklaşıyor elleri önünde çekinikli kavuşmuş.

geliyor, 

bekliyor içinden çıktığı 7 milyarın uzaklaşmasını

duymasınlar istiyor söyleyeceklerini.


"ben gelirim seninle" diyor.

"nereye gideceğimizi biliyorum..."


ve ben,

o ana dek en çok ihtiyacım olan şeyi gerçekleştirmiş bu adama elimi veriyorum.


sonra elimi çekip, 

uzundur kimseye sarılmadığım gibi sarılıyorum

ciğerlerimiz yer değiştiriyor