24 Aralık 2008 Çarşamba

agucuk gubucuk

kızardım çocukları ve bebekleri ve bilumum sevgilileriyle çağlar öncesi tavşan püresi şeklinde konuşan zatlara. hala da kızarım. yalnız şöyle bi sorunum var; daha doğmamış yeğenimden bahsederken ağzım çarpılıyo sanki, kelimeler başka bir yörenin şivesiyle çıkıyo ağzımdan.. salt bebeklerin yaşadığı bir ülkedeki önceki hayat tecrübelerimden kapmış bulunduğum şive.. ay şive kelimesi son derece sevimsiz kaldı bu agucuk gubucuk bahsinin kıyısında köşesinde...

"oyyy onun şimdi minijik patileyi mi vaaayyy" "ay kıyamaam ben januuuum yirim onun lensi olmayan oyuk gözleriniiiiii" "daha kaç haftalık şeyin ses teli niye var yavyuuuuum baağaracak mıymış ordan annesine uyyyy" "çikölatayı mı seviyomuşş kıyamaaaaammmm"